5 Aralık 2013 Perşembe

Sevdikleriniz için kendi mutluluğunuzdan vazgeçip onların mutluluğuyla mutlu oldunuz mu hiç?
 
  Fedakarlığı gerçekten bilmek demektir bu.Hatta bazen bilmemeyi istemektir.Hayata göre daha iyidir bazı insanlar.Daha çok üzülürler bu yüzden.Kimseyi kırmadan üzülürler ama.Etrafındaki insanların mutluluğuyla mutlu olmaya çalışırlar.Onlar için ağlamak yetmez.Sonsuza kadar ağlamak vardır içlerinde.Kimseyi üzmemek için üzülürler.Sonra insanlardan nefret edip başka varlıkların olduğu bir dünya kurarlar içlerinde.Ama hiçbir şey başka insanlar için kırılan kalplerini onaramaz.Çok uzaklara gitmek vardır içlerinde.Gidemezler...Fedakarlığı bilirler çünkü, onları seven insanlar üzülmesin diye gidemezler bu sefer de.Hayatları boyunca fedakar olmanın suçunu yaşayarak üzülürler.En ufacık şeylere mutlu olmaya çalışırlar.Belki olurlar, belki olmazlar ama olmuş gibi yaparlar.İyi bir oyuncudur fedakar insanlar.Zararsız oyunculardır çevreleri için ama büyük zarar verirler kendilerine,kalplerine,umutlarına..

   Hiç öğrenmemiş olmayı dilerler fedakarlığı.Çünkü başka kalpler için kalbinin atmasıdır fedakarlık.Başkası kırılmasın diye kendini otuz parçaya bölmektir, üzülmektir.En önemlisi gitmek isteyip gidememektir fedakarlık.

3 Eylül 2013 Salı

Bugün Günlerden Yine Arkadaşlık!

  Yok yok bana arkadaşlarımı paylaşmaktan bahsetmeyin! Tamam her şeyimi paylaşabilirim ama arkadaşlarımı asla.Hayır gören de 56855648 tane arkadaşım olduğunu düşünecek.Toplasan bir elin parmaklarını geçmez oysa ki arkadaş sayım.Bu yüzden daha da değerli mi oluyor çözemiyorum ama arkadaşlarımı başkalarıyla paylaşmayacak kadar değerli olduklarını biliyorum.

  Yine hangi günde olduğumuzu farketmeden monoton hayatıma devam ediyorum ve facebooktan arkadaşımla konuşuyorum.Yeni sayılır sevgili arkadaşım.Bu yıl okulun başlarında tanıştık.Tamam, yeni olabilir ama yine de yeni gibi gelmiyor bana.Adı mı? Adı ''çolak''.Gerçekten parmakları yamuk ve bence çolak ona çok yakışan bir ad.Yeni kanka yapmış, artık en birincisi oymuş.Bak bak! Bir kere en birincisi benim.Hem evde kalırsam benimle de evlenecekti.Neyse ona başka çare buluruz da ben arkadaşımı paylaşamam kimseler kusura bakmasın.Bir de soruyor ''kıskandın mı'' diye.E yani soru mu bu şimdi.Tabii kıskandım, ben burada arkadaşımı kimseyle paylaşamam diyorum.Ama tabii dinleyen yok!


  Daha önce hiç bu kadar iyi arkadaşlarım olmadığından mıdır bilmiyorum ama arkadaş konusunda çok kıskancım.Hatta sonradan görmeyim ben, evet evet.Çolağın çolaklıklarını bir kenara koyuyorum şimdi.Arkadaşlarım o kadar değerli ki.Onları bir patavatsızlık yapıp kıracağım diye ödüm kopuyor.Geçenlerde kırdığım arkadaşımın da ne yapıp edip gönlünü aldım.Zaten öyle kalamazdık ki.Arkadaşlarım dediğim insanlardan daha farklı, kardeşim olabilir mesela o.


  Ve anlayamadığım bir noktaya daha gelecek olursak ''arkadaş'' kavramına bu kadar önem verirken neden böyle şanssızım? Ama galiba kural bu.Önem verdiğin konularda şanssız olmak.Kimimiz gerçekten aşkı arıyorken, buna çok önem verirken hiç bulamıyoruz.Hatta aksine aşktan çok çok uzak kalıyoruz inadına gibi.Kimimiz benim gibi arkadaşlığa bu kadar önem verirken bir türlü gerçek olanı bulamıyoruz.Üzerine titrediğimiz şeyler hemen bozulur ya sanırım bunun açıklaması da bu..

30 Ağustos 2013 Cuma

1 Kadın 2 Salak

   Yine hayatım bok gibi gidiyor ve ben yine geceler dışında günün hemen hemen her saatini uyuyarak değerlendiriyor ya da kitap okuyorum.Uzun süredir okumak istediğim ve sonunda okuyabildiğim bu kitabı sizlerle de paylaşmak istedim :)
  
  

Dizüstü Edebiyat'ın son kitabı yine harika.Kitabın içindeki açıklamayı okuyunca da anlayacaksınız Dizüstü Edebiyat'ın bu 6. kitabı ''Türkiye'nin ilk mobil etkileşimli basılı kitap projesi'' olarak isimlendiriliyor.Kitabın bazı sayfalarında konuyla ilgili özel içeriğe sahip barkodlar var.Tabii bu barkodları görebilmek için önce telefonuma barkod tarayıcısını indirmem gerekti.

Kitabımızın adından da anlayabileceğimiz üzere 3 ana karakteri var; 1 kadın olan Eylül, 1 salak olan Mesut ve 1 salak Massimo.Konusunu da anlamak zor değil aslında, hatta kitaptan çıkardığım anafikirle hemen anlayacaksınız; ''2 erkek 1 kadına aşık olursa ne olur?'' Kitabın 2 farklı kişinin ağzından anlatılıyor oluşu oldukça güzel geldi bana, daha bir keyifle okudum.Sıkmayan bir anlatım biçimi var ve 2 günde bitirilebilecek kadar akıcı da.Güldürüyor olmasını hiç söylemiyorum bile.Ama bu kitapta sevmediğim şey bazı barkodların bana gereksiz gelmesi.O barkodlar kitaptan kopartıyormuş gibi geldi her ne kadar konuyla ilgili olsa da.

Tabii yorum yapmak bizlere düşmez ama kitap hakkında kısaca düşüncelerimi ifade edecek olursam sevmediğim çok az yönü var ve uzun zamandır böylesine severek okuduğum bir kitap daha hatırlamıyorum.Kesinlikle sizlere de tavsiye ederim, tabii benim gibi geç kalıp okumamışsanız :)

22 Ağustos 2013 Perşembe

''Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette''

  Yine hiçbir şey yolunda değil..En kıymetlimi, arkadaşımı hatta üçüncü kardeşimi ben kırdım.Onu kıranları öldüresim geliyordu da şimdi ne yapmalıyım?

  Yakın arkadaşlarımızdan birisi bir fotoğraf attı, baktım onunla konuşmaları.''O zaten hayvan'' demiş benim için, diğer arkadaşım da ''Gökçen mi he evet :D'' demiş.Ne anlayayım şimdi buradan? O bana hayvan desin, zaten hep diyor ilginç bir arkadaşlığımız var, ablalarım kadar samimi.Ama bu hiç olmadı ben de mesaj attım oldukça uzun.Meğer o tavşan için demiş ''o zaten hayvan'' diye.''Bana bu kadar mı güveniyorsun?'' dedi.Haklı.Çok kırdım onu çok.Bir yanım eksik şimdi.Ne yapacağım hiç bilmiyorum.İlk hatam da değil üstelik.Onca anıyı sikip attım.Tek arkadaşım, annem, babam, ablam, abim o benim.Küçükken de yıldızlara aşıktım.Onlardı benim olmayan arkadaşım.Şimdi aynı dünyadan olan bir arkadaşım var hatta öyle ki arkadaş demek yetmiyor.Üzgünüm arkadaşım, kardeşim, her şeyim...Şimdi onun gibi ben de kırgınım, kendime.

  Geç bulduğumuz bir şey erken gidiyor ya bizi en çok o yıpratıyor sanki.Tatile gittiğimizde son gün tatilin tadını çıkarıp daha yeni keyif aldığımızda dönmemiz gibi.Erken bitmese geç kazandığımız şeyler, ya da geç kazanmasak..
  
  Bu geceye yakışır güzel bir şarkıyla bitirelim o zaman.
 

 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Şuanın Tadını Çıkaralım

  Şu aralar internet sıkıntısı yaşıyorum ve bu yüzden yazamıyordum tabii yazamamanın verdiği bir burukluk var ee ben de ne yapayım günlüğümle yetindim, küsmüş bana papucum dama mı atıldı diye, onun da gönlünü alıp geldim.. 
  
  Babam bir süreliğine şehir dışına gitmişti.Bugün geldi nasıl özlemişim 13 günde.Yaşlanmış da sanki babam hatta aradan 13 gün değil 13 sene geçmiş gibi.Biraz kilo almış bıyık da bırakmış ama yine çok yakışıklı görünüyor.Babacım her zaman benim kahramanımdı benim ne kadar büyüsem de onun küçücük kızı olduğum gibi.Ve biliyorum ki küçük kızlar ne kadar büyürse büyüsün hep küçük kız olarak kalıyorsa kahramanlar da ne yaparsa yapsın hep kahraman olarak kalıyor.

  Ben ne arkadaş yönünden şanslıyım ne aşk.Ama o kadar da önemli değil, ailem yönünden şanslı olmak isterdim.O hayallerimde ki gibi.Küçük kız hiç büyümeseydi, kahraman hiç hata yapmasaydı.Ama biz seçemiyoruz ki hayatımızın nasıl olacağını.Yıldızlar da yetmiyor, ailemi orada bile bulamıyorum.Ben de ayrı ayrı seviyorum annemi, babamı, ablalarımı...Ayrı ayrı olmasının tek eksiği annemin adının anne, babamın adının baba, ablalarımın adının abla ve hepimizin adının aile olmaması.Adları artık mühim değil 43, 53, 63 yıl sonra o insanların benimle olmayacaklarını düşününce.Hep birlikte aile olmayabiliriz ama şuanın, onlarla birlikte olmanın tadını çıkarıyorum 63 yıl sonrasını düşünerek..
  
   Büyüdükçe bozuluyor güzel büyüler.Hayat zor geliyor.Daha da büyüyeceğiz daha da zor gelecek belki.Sokakta saklambaç oynarken yakalanmanın üzüntüsünden daha büyük üzüntüler yaşayacağız belki.Hatta daha da büyüklerini yaşayacağız.Yaşayalım, sonrasını düşünerek, büyüdükçe daha büyüklerini yaşayacağımızı unutmayarak, şuanın tadını çıkaralım..
 
  

İHTİYARLAR BALLADI ATTİLA İLHAN
Şiirler
onlara ün mü gelir bazı bir ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları
yorgun öksürükleri oturup kalkışları
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
uysal bir gülümseme tek sızlanışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları

11 Ağustos 2013 Pazar

Harika Bir Çekiliş Vaaaaar :)

  Kitap denilince akan sular duruyor sanki :)) Hatta ben ben en duygusal filmlerde ağlamayıp kitap okurken hüngür hüngür ağlayan biriyim, ablam böyle olmamla çok dalga geçiyor ama ne yapayım o kadar kaptırıyorum ki kendimi kitaplara..
  
  İşte şimdi de Her Şeyden Bir Tutam harika bir çekiliş düzenlemiş, ben de hemen katılıp sizlerle paylaştım.Üstelik yapılması gereken şeyler o kadar kolay ki, yalnızca takip edip yorum atmanız yeterli.Bunun dışında puan istiyorsanız Facebook Arkadya Yayınları'nı beğenebilirsiniz, ve   Blog,twitter,facebookta duyurabilirsiniz.Bunların her biri +1 puan, hepimize bol şans :)
  
  Veee  bir de  heediyesinee bakın, çekiliş için TIKLAYIN

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Tırnaklarımla Uğraşmayı Seviyorum :)

  Her kız gibi ben de tırnaklarımla uğraşmayı çok seviyorum, bu konuda pek becerikli sayılmam ama yine de bir şeyler yapıyorum işte sizinle de paylaşmak istedim :)


Bugün de çilek yaptım ya da yapmaya çalıştım emin değilim :)) Kullandığım ojeleri ve nasıl yaptığımı hemen anlatayım;
İlk olarak maybelline kırmızıyı bütün tırnaklarıma sürdüm, numarası 349
Sonra çileğin yaprakları için Pastel'in Perfumed Nail Plish serisinin yeşilini kullandım, ama ondan önce kırmızının üstüne direk yeşili sürdüğümde belli olmayacağı için Flormar ince uçlu beyaz kullandım numarası NA01






 

Daha sonra çileğin içindeki o çekirdekleri için  yine Pastel'in Perfumed Nail Polish serisinin sarısını kullanarak kırmızının üzerine düz minik çizgiler çizdim ve son olarak da Flormar şeffaf oje kullandım numarası 301
                                    
                                    Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum :)
                                                                                                                                                                                 



                                         












5 Aralık 2013 Perşembe

Gönderen Kağıt kız zaman: 16:08 0 yorum
Sevdikleriniz için kendi mutluluğunuzdan vazgeçip onların mutluluğuyla mutlu oldunuz mu hiç?
 
  Fedakarlığı gerçekten bilmek demektir bu.Hatta bazen bilmemeyi istemektir.Hayata göre daha iyidir bazı insanlar.Daha çok üzülürler bu yüzden.Kimseyi kırmadan üzülürler ama.Etrafındaki insanların mutluluğuyla mutlu olmaya çalışırlar.Onlar için ağlamak yetmez.Sonsuza kadar ağlamak vardır içlerinde.Kimseyi üzmemek için üzülürler.Sonra insanlardan nefret edip başka varlıkların olduğu bir dünya kurarlar içlerinde.Ama hiçbir şey başka insanlar için kırılan kalplerini onaramaz.Çok uzaklara gitmek vardır içlerinde.Gidemezler...Fedakarlığı bilirler çünkü, onları seven insanlar üzülmesin diye gidemezler bu sefer de.Hayatları boyunca fedakar olmanın suçunu yaşayarak üzülürler.En ufacık şeylere mutlu olmaya çalışırlar.Belki olurlar, belki olmazlar ama olmuş gibi yaparlar.İyi bir oyuncudur fedakar insanlar.Zararsız oyunculardır çevreleri için ama büyük zarar verirler kendilerine,kalplerine,umutlarına..

   Hiç öğrenmemiş olmayı dilerler fedakarlığı.Çünkü başka kalpler için kalbinin atmasıdır fedakarlık.Başkası kırılmasın diye kendini otuz parçaya bölmektir, üzülmektir.En önemlisi gitmek isteyip gidememektir fedakarlık.

3 Eylül 2013 Salı

Bugün Günlerden Yine Arkadaşlık!

Gönderen Kağıt kız zaman: 16:52 1 yorum
  Yok yok bana arkadaşlarımı paylaşmaktan bahsetmeyin! Tamam her şeyimi paylaşabilirim ama arkadaşlarımı asla.Hayır gören de 56855648 tane arkadaşım olduğunu düşünecek.Toplasan bir elin parmaklarını geçmez oysa ki arkadaş sayım.Bu yüzden daha da değerli mi oluyor çözemiyorum ama arkadaşlarımı başkalarıyla paylaşmayacak kadar değerli olduklarını biliyorum.

  Yine hangi günde olduğumuzu farketmeden monoton hayatıma devam ediyorum ve facebooktan arkadaşımla konuşuyorum.Yeni sayılır sevgili arkadaşım.Bu yıl okulun başlarında tanıştık.Tamam, yeni olabilir ama yine de yeni gibi gelmiyor bana.Adı mı? Adı ''çolak''.Gerçekten parmakları yamuk ve bence çolak ona çok yakışan bir ad.Yeni kanka yapmış, artık en birincisi oymuş.Bak bak! Bir kere en birincisi benim.Hem evde kalırsam benimle de evlenecekti.Neyse ona başka çare buluruz da ben arkadaşımı paylaşamam kimseler kusura bakmasın.Bir de soruyor ''kıskandın mı'' diye.E yani soru mu bu şimdi.Tabii kıskandım, ben burada arkadaşımı kimseyle paylaşamam diyorum.Ama tabii dinleyen yok!


  Daha önce hiç bu kadar iyi arkadaşlarım olmadığından mıdır bilmiyorum ama arkadaş konusunda çok kıskancım.Hatta sonradan görmeyim ben, evet evet.Çolağın çolaklıklarını bir kenara koyuyorum şimdi.Arkadaşlarım o kadar değerli ki.Onları bir patavatsızlık yapıp kıracağım diye ödüm kopuyor.Geçenlerde kırdığım arkadaşımın da ne yapıp edip gönlünü aldım.Zaten öyle kalamazdık ki.Arkadaşlarım dediğim insanlardan daha farklı, kardeşim olabilir mesela o.


  Ve anlayamadığım bir noktaya daha gelecek olursak ''arkadaş'' kavramına bu kadar önem verirken neden böyle şanssızım? Ama galiba kural bu.Önem verdiğin konularda şanssız olmak.Kimimiz gerçekten aşkı arıyorken, buna çok önem verirken hiç bulamıyoruz.Hatta aksine aşktan çok çok uzak kalıyoruz inadına gibi.Kimimiz benim gibi arkadaşlığa bu kadar önem verirken bir türlü gerçek olanı bulamıyoruz.Üzerine titrediğimiz şeyler hemen bozulur ya sanırım bunun açıklaması da bu..

30 Ağustos 2013 Cuma

1 Kadın 2 Salak

Gönderen Kağıt kız zaman: 14:51 0 yorum
   Yine hayatım bok gibi gidiyor ve ben yine geceler dışında günün hemen hemen her saatini uyuyarak değerlendiriyor ya da kitap okuyorum.Uzun süredir okumak istediğim ve sonunda okuyabildiğim bu kitabı sizlerle de paylaşmak istedim :)
  
  

Dizüstü Edebiyat'ın son kitabı yine harika.Kitabın içindeki açıklamayı okuyunca da anlayacaksınız Dizüstü Edebiyat'ın bu 6. kitabı ''Türkiye'nin ilk mobil etkileşimli basılı kitap projesi'' olarak isimlendiriliyor.Kitabın bazı sayfalarında konuyla ilgili özel içeriğe sahip barkodlar var.Tabii bu barkodları görebilmek için önce telefonuma barkod tarayıcısını indirmem gerekti.

Kitabımızın adından da anlayabileceğimiz üzere 3 ana karakteri var; 1 kadın olan Eylül, 1 salak olan Mesut ve 1 salak Massimo.Konusunu da anlamak zor değil aslında, hatta kitaptan çıkardığım anafikirle hemen anlayacaksınız; ''2 erkek 1 kadına aşık olursa ne olur?'' Kitabın 2 farklı kişinin ağzından anlatılıyor oluşu oldukça güzel geldi bana, daha bir keyifle okudum.Sıkmayan bir anlatım biçimi var ve 2 günde bitirilebilecek kadar akıcı da.Güldürüyor olmasını hiç söylemiyorum bile.Ama bu kitapta sevmediğim şey bazı barkodların bana gereksiz gelmesi.O barkodlar kitaptan kopartıyormuş gibi geldi her ne kadar konuyla ilgili olsa da.

Tabii yorum yapmak bizlere düşmez ama kitap hakkında kısaca düşüncelerimi ifade edecek olursam sevmediğim çok az yönü var ve uzun zamandır böylesine severek okuduğum bir kitap daha hatırlamıyorum.Kesinlikle sizlere de tavsiye ederim, tabii benim gibi geç kalıp okumamışsanız :)

22 Ağustos 2013 Perşembe

''Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette''

Gönderen Kağıt kız zaman: 15:53 0 yorum
  Yine hiçbir şey yolunda değil..En kıymetlimi, arkadaşımı hatta üçüncü kardeşimi ben kırdım.Onu kıranları öldüresim geliyordu da şimdi ne yapmalıyım?

  Yakın arkadaşlarımızdan birisi bir fotoğraf attı, baktım onunla konuşmaları.''O zaten hayvan'' demiş benim için, diğer arkadaşım da ''Gökçen mi he evet :D'' demiş.Ne anlayayım şimdi buradan? O bana hayvan desin, zaten hep diyor ilginç bir arkadaşlığımız var, ablalarım kadar samimi.Ama bu hiç olmadı ben de mesaj attım oldukça uzun.Meğer o tavşan için demiş ''o zaten hayvan'' diye.''Bana bu kadar mı güveniyorsun?'' dedi.Haklı.Çok kırdım onu çok.Bir yanım eksik şimdi.Ne yapacağım hiç bilmiyorum.İlk hatam da değil üstelik.Onca anıyı sikip attım.Tek arkadaşım, annem, babam, ablam, abim o benim.Küçükken de yıldızlara aşıktım.Onlardı benim olmayan arkadaşım.Şimdi aynı dünyadan olan bir arkadaşım var hatta öyle ki arkadaş demek yetmiyor.Üzgünüm arkadaşım, kardeşim, her şeyim...Şimdi onun gibi ben de kırgınım, kendime.

  Geç bulduğumuz bir şey erken gidiyor ya bizi en çok o yıpratıyor sanki.Tatile gittiğimizde son gün tatilin tadını çıkarıp daha yeni keyif aldığımızda dönmemiz gibi.Erken bitmese geç kazandığımız şeyler, ya da geç kazanmasak..
  
  Bu geceye yakışır güzel bir şarkıyla bitirelim o zaman.
 

 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Şuanın Tadını Çıkaralım

Gönderen Kağıt kız zaman: 15:07 0 yorum
  Şu aralar internet sıkıntısı yaşıyorum ve bu yüzden yazamıyordum tabii yazamamanın verdiği bir burukluk var ee ben de ne yapayım günlüğümle yetindim, küsmüş bana papucum dama mı atıldı diye, onun da gönlünü alıp geldim.. 
  
  Babam bir süreliğine şehir dışına gitmişti.Bugün geldi nasıl özlemişim 13 günde.Yaşlanmış da sanki babam hatta aradan 13 gün değil 13 sene geçmiş gibi.Biraz kilo almış bıyık da bırakmış ama yine çok yakışıklı görünüyor.Babacım her zaman benim kahramanımdı benim ne kadar büyüsem de onun küçücük kızı olduğum gibi.Ve biliyorum ki küçük kızlar ne kadar büyürse büyüsün hep küçük kız olarak kalıyorsa kahramanlar da ne yaparsa yapsın hep kahraman olarak kalıyor.

  Ben ne arkadaş yönünden şanslıyım ne aşk.Ama o kadar da önemli değil, ailem yönünden şanslı olmak isterdim.O hayallerimde ki gibi.Küçük kız hiç büyümeseydi, kahraman hiç hata yapmasaydı.Ama biz seçemiyoruz ki hayatımızın nasıl olacağını.Yıldızlar da yetmiyor, ailemi orada bile bulamıyorum.Ben de ayrı ayrı seviyorum annemi, babamı, ablalarımı...Ayrı ayrı olmasının tek eksiği annemin adının anne, babamın adının baba, ablalarımın adının abla ve hepimizin adının aile olmaması.Adları artık mühim değil 43, 53, 63 yıl sonra o insanların benimle olmayacaklarını düşününce.Hep birlikte aile olmayabiliriz ama şuanın, onlarla birlikte olmanın tadını çıkarıyorum 63 yıl sonrasını düşünerek..
  
   Büyüdükçe bozuluyor güzel büyüler.Hayat zor geliyor.Daha da büyüyeceğiz daha da zor gelecek belki.Sokakta saklambaç oynarken yakalanmanın üzüntüsünden daha büyük üzüntüler yaşayacağız belki.Hatta daha da büyüklerini yaşayacağız.Yaşayalım, sonrasını düşünerek, büyüdükçe daha büyüklerini yaşayacağımızı unutmayarak, şuanın tadını çıkaralım..
 
  

İHTİYARLAR BALLADI ATTİLA İLHAN
Şiirler
onlara ün mü gelir bazı bir ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları
yorgun öksürükleri oturup kalkışları
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
uysal bir gülümseme tek sızlanışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları

11 Ağustos 2013 Pazar

Harika Bir Çekiliş Vaaaaar :)

Gönderen Kağıt kız zaman: 14:40 0 yorum
  Kitap denilince akan sular duruyor sanki :)) Hatta ben ben en duygusal filmlerde ağlamayıp kitap okurken hüngür hüngür ağlayan biriyim, ablam böyle olmamla çok dalga geçiyor ama ne yapayım o kadar kaptırıyorum ki kendimi kitaplara..
  
  İşte şimdi de Her Şeyden Bir Tutam harika bir çekiliş düzenlemiş, ben de hemen katılıp sizlerle paylaştım.Üstelik yapılması gereken şeyler o kadar kolay ki, yalnızca takip edip yorum atmanız yeterli.Bunun dışında puan istiyorsanız Facebook Arkadya Yayınları'nı beğenebilirsiniz, ve   Blog,twitter,facebookta duyurabilirsiniz.Bunların her biri +1 puan, hepimize bol şans :)
  
  Veee  bir de  heediyesinee bakın, çekiliş için TIKLAYIN

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Tırnaklarımla Uğraşmayı Seviyorum :)

Gönderen Kağıt kız zaman: 14:17 0 yorum
  Her kız gibi ben de tırnaklarımla uğraşmayı çok seviyorum, bu konuda pek becerikli sayılmam ama yine de bir şeyler yapıyorum işte sizinle de paylaşmak istedim :)


Bugün de çilek yaptım ya da yapmaya çalıştım emin değilim :)) Kullandığım ojeleri ve nasıl yaptığımı hemen anlatayım;
İlk olarak maybelline kırmızıyı bütün tırnaklarıma sürdüm, numarası 349
Sonra çileğin yaprakları için Pastel'in Perfumed Nail Plish serisinin yeşilini kullandım, ama ondan önce kırmızının üstüne direk yeşili sürdüğümde belli olmayacağı için Flormar ince uçlu beyaz kullandım numarası NA01






 

Daha sonra çileğin içindeki o çekirdekleri için  yine Pastel'in Perfumed Nail Polish serisinin sarısını kullanarak kırmızının üzerine düz minik çizgiler çizdim ve son olarak da Flormar şeffaf oje kullandım numarası 301
                                    
                                    Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum :)